Geçmişten Günümüze Reeder

 Geçmişten Günümüze Reeder

Geçmişten Günümüze Reeder, 2010 yılında oluşum göstermeye başlayan Reeder firması başta Tablet, Akıllı Telefon ve E-kitap okuyucu üretimi ile kendini göstermiş sonrasında yeni zamanlaması ile Andorid Televizyon ve Akıllı ev aletleri üretimi sektörde ki yolunu sürdürmektedir. Türkiye deki ciddi pazar payına ek olarak Dünya genelinde de bir pazara sahip Reeder Samsun’da üretim yapmakta ve başarı yolunda hızlı adımlar ile ilerlemektedir.

Reeder hakkında ki anlatımız gayet kapsamlı bir hikaye. Sıfırdan bir şirket kurmak isteyen kimseler için önemli nüsanslar ve farklı değişimler barındırıyor. Yazımızı okudukça zaten bu nüansları fark edeceksiniz zaten yeri geldikçe önemli hususların altını da sizin için tekrardan çizeceğiz.

İşletme biliminde ve pazarlama derslerinde case study dediğimiz vaka temelli data analizi olarak Türkçeye çevirebileceğimiz analizler yapılıyor. Hatta bu alanda Dünyada popüler alan Harvard Business School iş dünyasına dair dikkat çekici başarı hikayeleri ile vaka analizleri burada inceleniyor.

Şimdi ele alacağımız REEDER’ın hikayesi umarız gelecekte bir gün belki de Harvard Business’da konum olarak incelenecek potansiyelde bir başarı öyküsü olabilir.

Bu konuda ılımlı düşünmemiz için Reeder’ın 10’larca yıllık bir geçmişi olmamasına karşın dikkat çekici hamleleri ve stratejisi olmasından yola çıkıyoruz. Bu durumda bu hikaye ileride çok daha farklı yerlere erişebilecek olması durumunda bize bir çok anahtar ve ipucu vermekte.

Şimdi gelin Harvard Business School’dan önce bu hikayeyi Reeder’ı biz inceleyelim. Reeder’ın kurucuları Sezen Sungur Saral ve Uygar Saral. Öncelikle eğitim hayatlarına ve iş tecrübelerine bakalım çünkü hikayenin ilerleyen kısımlarında göreceğiz ki aslında iyi planlanmış bir eğitim hayatı ve doğru planlanmış bir kariyer başlangıcı ileride geleceğiniz nokta üzerinde ciddi derecede belirleyici olmakta.  Girişimciyseniz ve uzun vadede size katkısı olsun istiyorsanız eğitimin size çok büyük katkısı oluyor.

Bu özel markayı yaratan kişilerden önce Sezen hanımı tanıtmakla başlayalım; Sezen Sungur Saral Bornova Anadolu Lisesinden 1. Olarak Mezun oluyor, ardından Boğaziçi Üniversitesini Uluslararası Ticaret bölümünü yüksek onur derecesi ile tamamlıyor. Üniversiteyi bitirdiğinde ise fuarlarıyla bilenen CNR Holdingde çalışmaya başlıyor. Bu sayede çeşit çeşit fuar görmesini ve çeşit çeşit sektör hakkında bilgi sahibi olmasını tecrübe edinmesini sağlıyor. 8 yıllık süre zarfında gittiği fuarlarda kozmetikten tutun gıdaya, tekstilden sanayiye bir çok alanda firmaları görmüş oluyor. Tabi uluslar arası fuarları da gözlemleme fırsatı olduğu için küresel alanda da bir tecrübe kazanmış oluyor. Zaten içinde ki üretim arzusu, ticaret yapma arzusu da bu fuarlarda daha bir artıyor.

Şimdide Uygar bey ile devam edelim; Uygar bey Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar mühendisliğinden mezun. Bilgisayara ilgisi çocuk yaşlarda başlıyor ve henüz 9 yaşındayken ilk kodunu yazıyor. Lisans eğitiminin ardından İsveç’e gidiyor Uluslararası strateji ve kültür üzerine Master yapıyor. Profesyonel iş hayatı ise Amsterdam da ki Philips merkezinde başlıyor. Philips deki görevinin ardından askeri sistemler üreten Saab şirketinde çalışıyor. Yurt dışında çalıştığı dönemlerde genel olarak işlemcilere odaklanıyor. 2004’de ise Türkiye’ye dönüyor ve 5-6 yıl boyunca satış ve pazarlama konularında iş hayatına devam ediyor. Henüz hayatlarında Reeder yokken evlenip hayatlarını birleştiren ikili gün geliyor bu seferde iş hayatlarını birleştiriyor ve Reeder’ı kuruyorlar. Peki nasıl alıyorlar bu ortak iş yapma kararını, nasıl kuruyorlar Reeder’ı. Herşey teknik bir kırılma anı ile başlıyor, 2009’da amazon üzerinden bir Kindle  E-kitap okuyucu almak istiyorlar, fakat ürünü alamıyorlar çünkü Türkiye ye gönderimi yok o vakit.

Sezen Sungur Saral’da bunu üzerine başka bir E-Kitap okuyucu satın alıyor. Ama bu ürün kısa zamanda bozuluyor. Ardından bir E-kitap okuyucu daha satın alıyor ve o sürede de bozulan ürününü tamire veriyor. Yeni E- kitabı gelince eski E-kitabı da tamirden gelince eski E-kitabı satışa koyuyor. Ürüne gösterilen talep dikkatini çekiyor, ürüne olan inancı da işte o zaman başlıyor. Fakat bu inanç sadece var olan talepten değil aynı zamanda ürünün kendi misyonlarına uygun olmasında. Ürün bilgiyi yayabilmek için ideal bir ürün olmasında.

Sezen hanım henüz işinden ayrılmadan eski işindeyken Çin’e fuara gidiyor bu iş seyahati sırasında iki gün izin alıp Tayvan’a geçiyor. Orada ki E-kitap üreticisinden distribütörlük istiyor. Belirli bir miktar ürün alıp Türkiye’de satıyor. Satış süreci hiçte kolay olmuyor çünkü insanların hiçte alışık olmadığı bir ürün E-kitap. Kendisi ürünü anlatıyor, tanıtıyor binlerce sayfayı bu ürünle okuyabilirsiniz diyor, ardından büyük bir elektronik market ile iletişime geçiyor ve ürünü onların mağazasında satma önerisinde bulunuyor işte burasıda önemli kırılma anlarından birisi çünkü o teknoloji marketi ikna ediyor ve ürün için 300 adet sipariş alıyor. Tabi girişimci bir ruhla bu gibi süreçleri başlatıyorlar ama bu süreçler yaşanırken tam anlamda maddi olarak iyi durumda değiller, henüz bu iş için paraları ve firmaları yok. Peki ne yapıyorlar risk alıyorlar arabalarını satıyorlar, ortak gayrimenkullerini satıyorlar, borç alıyorlar şirketlerini kuruyorlar siparişlerini teslim ediyorlar. Gördüğünüz gibi zor bir süreçten geçiyorlar ve tahmin edeceğiniz gibi başlangıç süreçleri her zaman zordur. Fakat bu gibi süreçlerde bir işi ayakta tutan yaşayıp yaşamayacağını belirleyen şey o işe olan inançtır.

Şimdi tam olarak buna dair bir kesit paylaşmak gerekiyor, Uygar Saral ve Sezen Sungur Saral bu işe ilk giriştikleri dönemde Uygar beyin dayısı bir soru yöneltiyor sorudan önce dayısının işini belirteyim dayısı müteahhit ve soruda bu doğrultuda geliyor. Uygar senin bu sattığın e-kitaplardan kaç tanesi bir tane daire eder. Tabi dayısı gayet ticari bir yaklaşımla bu soruyu yöneltiyor. Uygar beyde dayısına şöyle söylüyor bak dayı şu anda Android 2.1 teknolojisindeyiz ve Android çok gelişecek önü çok açık, işte o zaman ileride senden çok daha fazla kazanıyor olacağım. Birazdan detaylarına gireceğimiz hikaye Uygar Saral’ı haklı çıkarıyor.

Dolayısıyla bu işin şuan ki durumu değil bu işin gelecekte nereye gideceği de çok önemli. Yani ne değer ortaya koyduğunuz ne kazandığınız değil ileride ne değerler ortaya koyduğunuz ne kazanacağınız iş Dünyası açısından girişimcilik açısından daha değerli.

Reeder ilk ürünü olan E-kitabı ile başarısının geleceğini hissediyor neden derseniz E-kitap pazarında % 95 Pazar payına ulaşıyor. Teknoloji zinciri ile yaptıkları anlaşmadan bahsetmiştik o anlaşma neticesinde satışları yapıyorlar kazandıkları parayı tekrar işlerine yatırıyorlar. Belirli bir süre E-kitap üzerinden işlerine devam ettikten sonra hayatımıza Tabletlerin girmesinden sonra rotalarını daha çok tablete çeviriyorlar ve 2010 yılında Türkiye’nin ilk Android yazılımlı tabletini piyasaya çıkarıyorlar. 2011’de içerisinde E-kitapların olduğu bir site açıyorlar ve böylece E-kitap için dijital bir kütüphane oluşturmuş oluyorlar. 2012’de Türkcell ile önemli, bir işbirlikleri var ve bu işbirlikleri neticesinde Türkiyenin ilk yerli 3G tabletini üreten şirket ünvanını da Reeder alıyor.

2013’de çok önemli bir yıl birazdan her yıla dair detaylar vermeye çalışacağız o noktada fark edecek siniz ki her yılını dolu dolu geçiriyor Reeder. 2013 yılı İntel ile işbirliğine giren Reeder bundan sonra Dünya liderlerinden İntel ile işbirliği yaparak Tabletlerinde İntel işlemci kullanıyor.

Bir sonra ki yıl 2014 yılında EMEA pazarında yani Avrupa Ortadoğu ve Afrika pazarı olarak bildiğimiz bölgede İntel işlemci olan Tabletlerde en yüksek satış adedine ulaşan marka Reeder oluyor.

Reeder’ın önemli bir adımı da Tablet pazarında dikkat çekici bir diğer Dünya devi Microsoft ile olan antlaşması. Tablet için Windows işletim sistemine sahip en yüksek adette anlaşmayı yapıyor Reeder.

Daha önceden bahsettiğimiz ve belirttiğimiz gibi marka E-kitapta başladığı yolculukta değişimi dönüşümü ve yenilikleri çok iyi takip ediyor ve bu trend doğrultusunda Tablete ağırlık veriyor. Çünkü E-kitap okuyucu Tabletler popülerleştikçe tüketiciler gözünde değerini kaybediyor. Tablet alanlar onda okuyacaklarımı bunda da okurum diye düşünüyorlar ve tabletlere olan ilgi daha artmış oluyor. Reeder’ın bu manada doğru hamla yapması hem hayatta kalmasını sağlıyor hem de daha güçlenmesini köklenmesini sağlıyor. Yani eğer sadece E-kitapta kalarak yoluna devam etmeye kalksa idi maalesef marka bugün aramızda olmayacaktı. Bu nedenle Reeder’ın en önemli kırılma noktalarından birisi bu ve markalaşma adımında devleşme yolunda markamız Reeder.

Reeder Tablete yaptığı bu hamleyi Tabletle sınırlandırmıyor farklı perspektif ile değişim gösteren alanlara yöneliyor. 2015 yılında bu kez daha büyük bir trende Akıllı Telefon trendine dahil oluyor ve pazara girer girmez en çok satan 25 modelin arasına giriyor.

Günümüz toplumunda biliyorsunuz ki telefon değiştirme sıklığımız arttı ve bu gerçek anlamda bir ihtiyaç. Gerekli telefonumuz olsa bile sırf meraktan yeni telefonlar çıktıkça gidip mağazalardan inceleme yapabiliyoruz. İşte bu noktada mağazalar önem kazanıyor. Reeder telefonlarını bildiğimiz bir çok dijital kanalda satmasının yanında bu kez Reeder Go mağazaları açıyor. Bu mağazalar İzmir, Ankara, Adana, Antalya ve Samsunda açılıyor ilk etapta. Amaç müşteriye direk ulaşarak deneyimlemesini sağlamak.

Reeder’ın Tablet pazarında ki başarılarından biraz önce bahsettik orayı destekleyen önemli bir başarı daha var Türkiye’nin en çok satan tableti Reeder m7 Go alıyor. Bahsettiğimiz yıl Reeder Çin den kendine bir ortak buluyor bu ortaklıkta ki amaç şirkete sağlanacak finansal bir katkıdan ziyade stratejik bir katkı. Zaten Çinli ortağın başlangıçta %10 payı olacak. Stratejik katkı dedik ama nasıl bir stratejik bir katkı bu incelersek, daha önce Reeder’ın 5 yıl üretimini yapan firma bu kez 30 kişilik bir kadro ile buraya geliyor hem Reeder’ın fabrika kurulum sürecini destekliyor hem de yetkin personel yetiştirilmesinde katkı sağlıyor.

Reeder için önemli bir diğer gelişme 2021’de yeni bir fabrika kurulması ile üretim bandı 3 katına kadar çıkıyor ve şirket araştırma geliştirme faaliyetlerine odaklanmak için Arge merkezi kuruyor.

Şirketin şu anki genel durumu itibari ile yıllık 1.000.000 adet telefon, 2.000.000 adette diğer ürünleri.

Global piyasada adımızı duyurmak için önemli ve kapsamlı çalışmalar yapan bir şirket ve marka Reeder. Kim bilir belki bir gün Apple kadar özgün ve çekici bir marka olur.

minikblog eğlenceli sörfler diler…. 

Yapılan Yorumlar
Bir Yorum Yapın

buradan bir menü oluşturun